-
Alışveriş sepetiniz boş!
Bizim açımızdan doğru bir görüş olmasa da, yerleşik Yargıtay uygulaması doğrultusunda estetik ameliyatlar ile diğer ameliyatlar arasında bir ayrım yapılmış ve "hastalık" olarak kabul edilen rahatsızlıklar sebebiyle gerçekleştirilen ameliyatlar sonucunda ortaya çıkan sorunlarda"vekalet sözleşmesi" hükümleri doğrultusunda karar verilirken, estetik ameliyatlar sonucu ortaya çıkan sorunlarda "eser sözleşmesi" hükümlerinin uygulanması gerektiği, estetik ameliyat gerçekleştiren doktor ile ev inşa eden müteahhidin faaliyetinin benzer olduğu kabul edilmektedir.
Estetik operasyon gerçekleştiren hekimin elinden geleni yapmış olmasının önemli olmadığı, aldığı işi, eseri tam olarak yapıp yapmadığına bakılması ve ona göre karar verilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır.
Konuyla ilgili Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 25.11.2020 tarih 2020/305 Esas 2020/3086 Karar sayılı kararında aynen ;
"Davacı ile davalı arasındaki sözleşme, estetik-niteliği itibariyle güzelleşme amaçlı olarak kurulduğundan hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin vekâlet sözleşmesinden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK'nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi, bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin bu vasfı gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Davacı, karın bölgesindeki yağlarını aldırmak suretiyle güzelleşme amaçlı davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.
Diğer yandan yüklenicinin borçları TBK'nın 471. maddesinde düzenlenmiş olup, “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır” şeklindedir. Yüklenici olan hekimin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin (hekimin) sorumluluğundadır.
Yerel mahkeme tarafından bozma ilamına uyulduktan sonra ... Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü öğretim üyelerinden oluşturulan bilirkişi kurulundan rapor alınmış ise de; uyulan bozma ilamında belirtilen hususlarda gerekçeli ve denetime elverişli olarak düzenlenmediği ve eser sözleşmesi hükümlerine göre yüklenicinin sonuç taahhüdü olup ayıptan sorumluluğu için kusurlu olmasının zorunlu olmadağı değerlendirilmediğinden bozma gereğince inceleme yapıldığı ve raporun hükme yeterli olduğunun kabulü mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; dosyanın ... Mahkemelerine talimat yolu ile gönderilerek Üniversitelerin Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü öğretim üyelerinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olup yüklenicinin sonuç taahhüdünün olduğu ve yine eser sözleşmelerinde yüklenicinin ayıptan TBK’nın 475. maddesine göre sorumlu olması için kusurlu bulunması gerekmediği gözönünde tutularak bozma ilamında belirtildiği şekilde estetik amaçlı ameliyatın tıbbın gereklerine ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun şekilde yapılıp yapılmadığı, yapılan işlemin amacına ulaşıp ulaşmadığı, eserin ayıplı olarak yapılıp yapılmadığı, ameliyat nedeniyle davacının karın bölgesinde geçici veya kalıcı bir rahatsızlığın ortaya çıkıp çıkmadığı ve yüklenicinin BK’nın 357/III ile TBK’nın 472. maddesi hükmünce genel ihbar mükellefiyetini yerine getirip getirmediği hususlarında gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin değerlendirilerek hüküm kurulmasından ibarettir."
şeklinde hükme yer vermiş olup, Yargıtay'ın olaya bakış açısını net şekilde ortaya koymuştur.